Thursday, April 17, 2014

KARIŞIK






 En sevdiğim paylaşımlar karışık etiketiyle yazdıklarım. Önce de söylemiştim bu kadar ustanın olduğu yemek bloğunda detaylı tarifler yazmam bence doğru değil. Bu sene fazla balık paylaşımı yapamayınca komplekse girdim. :)) Bir de her sene bu mevsimde bloglarda hareketlilik düşüyor ve bu eylül ayına kadar sürüyor. İlginç değil mi?























İlk olarak kıymalı trit. Küçükken evin üç çocuğu olarak isteklerimizin arttığı zamanlarda rahmetli annem bu yemeği yapar ve artık kemerleri sıkmamız gerektiğini bunun içinde trit yaptığını söylerdi. :)) Ama tritin arkasından gene öteki yemekler çıkardı. O zaman şimdiki nesiller gibi uyanık olmadığımızdan ben de saf saf inanırdım. :)) Uzun seneler triti hep gariban yemeği olarak düşünmüşümdür. Yemeğe merak sarınca internette baktım hiç de öyle gariban yemeği gibi değil. Kıymalı, tavuklu, etli hatta bonfileli trit bile var.  Öyle düşünülmesinin sebebi bence ekmek nimettir atmak günahtır düşüncesiyle ekmeği değerlendirmek olabilir. Neyse ben kıymalısını yaptım. Bayat ekmekleri fırında kuruttum. Üzerine et suyu gezdiriliyor ama ben salçalı sos yapıp üzerine döktüm. Soğanla kavrulmuş kıyma sosun üzerine ve sarımsaklı yoğurt.Çok da güzel oldu. Ha bir de ekmeklerin üzerine şerbet döküp en üste de vişne reçeli olunca süper oluyormuş.












Yukarıdaki otun adı hindiba. Bodrum'dayken çok yerdim. Geçen gün burada gördüm aldım. Ekşimsi, hatta acımsı bir tadı vardır bence de güzelliği buradan geliyor.












Bu da salatası.Hindibayı hafif haşlayıp süzüyoruz. Üzerine taze soğan, domates koyuyoruz. Ezilmiş sarımsak, zeytinyağı ve limonu karıştırıp salatamızın üzerine gezdiriyoruz.












Geçen hafta Tunca ve kız arkadaşı kahvaltıya gelmişlerdi. Bu da o günkü kahvaltı soframız.









Facebookta paylaşmıştım bu hanım bizim sitenin önünde Bodrum otları satıyordu. İstanbul'a kızına gelmiş gelirken bu otları da getirmiş. Bana nostalji oldu. :))












Facebook arkadaşlarımız bilir bunu da paylaşmıştım. Yukarı kattaki Malatya'lı komşum getirdi. On dakika sonra da boş kutunun fotografını koydum, millet bu kadar şeyi nasıl yedin yuh falan gibi yorumlar yaptı. :)) Halbuki işin aslı aşağıda efendim.












Kuru meyvelerle, kayısı bademli reçel. Reçel konusunda kendimi aştım haberiniz olsun. :))












Şimdi Galatasaray - Fenerbahçe maçından iki fotograf koyuyorum. Kesinlikle niyetim fenerlileri kızdırmak falan değil. Bu beyler Fenerbahçenin malzemecileri. Ekmek parası için bu işi yapıyorlar ve belki sorsanız Fenerbahçeli bile değiller. İlk önce sahaya onlar çıktı elli beş bin kişi aralıksız küfür etti. Adamlar kımıldamadan yarım saate yakın  durdular. Üzücü bir durumdu.












Biliyorsunuz maça Fenerbahçe'li seyirciler giremiyordu. Ancak yukarıdaki iki Fenerbahçe'li vatandaş herhalde Galatasaray'lı arkadaşlarından aldıkları davetiye ile gelmişler. Maç sonu seyirci çılgınca tezahürat yaparken bunlar sinir içinde oturdular. Ama hak etmemişler mi?





No comments:

Post a Comment