Mandal dediğin öyle sadece çamaşır asmaya yaramaz bazılarının bildiği gibi...
Perdeyi kaldırıp tutturmaya yarar bazen dışarısını daha iyi görmek adına :)
Önceden böyle özene bezene mandal torbaları örülürdü,çeyizinde olmayan kıza kalpazan gözüyle bakılırdı,hoş o zamanlar herşeye örtü,kılıf örülürdüya neyse :)
Rengarenk orlonlardan fırın örtüsü,buzdolabı örtüsü,tesbihlik,tutacak,ütülük,mandallık vs....
Ama mandalın yeri başkadır bak mandal deyip geçmeyin lütfen,bir döneme damgasını vuran naylonculara eski bir eşyanı verdiğinde sana hemen mandal verirdi yerine :)
Nayloncu geldi,eskici geldiii hanım diye gezerlerdi sokaklarda,birde benim çocukluğumda şinnareciler vardı,
hala şinnare ne demek çözemedim ama doğudan gelen adamlar omuzlarına iplerle bağlı kutular içinde tabak,fincan,kase,cevve gibi çeyizlik eşyalar satarlardı ve şinnareci diye haykırırlardı....Acaba şinnare seyyar züccaciyeci gibi bir şeymiydi bilmiyorumki :)
Neyse gelelim benim mandallarıma,lütfen mandal deyip geçmeyiniz,onlarla oyuncak bile yapar oynardık bizler,kimileri o mandallardan bütük bir maharetle çeşitli objeler yapardı sallanan sandalye vs.....
Ama büyük bir bahçeye bir uçtan bir uca bağlanmış çamaşır ipiniz varsa ve o ipteki çamaşırlar yere değmesin diye kocaman bir sopayla yukarı kaldırılıyorsa,özellikle kışın elde yıkanan çamaşırlar (çamaşır makinesi yoktuki) sualrı süzülsün diye asılıp güzelim tahta mandallarla (plastik renkli mandalda yoktu) asılırdı bahçeye....
Sonra hava dona çektiği zaman o çamaşırlar kalıp gibi olurdu,tekrar toplanıp içeriye sobanın başına asılırdı kurusun diye ( o zaman kurutma makineside yoktu bak görüyomusun :) O zamanda hiç bişey yokmuş :)
Sonra plastik mandal sepetleri ve plastik her renk mandallar çıktı mertlik bozuldu :)
çünkü plastik mandallar dayanıksızdı ve ortasındaki yaylar çamaşır asarken fırlayıp kaçardı :)
gözünü sevdiğimin tahta mandalları halbuki onlar ne dayanıklıydılar...
Kışın kar yağdığı zaman bütün çocuklar altımıza kimizi naylon poşet kimimiz leğen koyup kasabanın en yüksek bayırından en aşağıya kaymayı çok eğlenceli bulurduk :)
Birazcık ıslanırdık üşürdük koşa koşa eve gelip sobanın başında ellerimizi ısıtıp ıslanan çoraplarımızı,eldivenlerimizi çıkarıp birazda azar işitirmiydik,yok yok işitmezdik....
o eldivenler çoraplarda kurusun diye tekrar mandallarla sobanın üstüne asılırdı,öyle hemen yıkamak yok,kar suyu sonuçta kirlenmediki,yarın sokağa çıkarken gene giycez,hem daha kar helvası yapıp yiycez :)
Nereye gidiyosun,boyumca çocuklarım olmasına rağmen yüreğimde hala onlardan küçük bir çocuk gizlemekteyim,yaşım kırka yaklaşırken,ve ben yavaş yavaş yaşlanırken,içimdeki çocuk hala kar yağmasını bekliyor kardan adam yapmak için :)
Birde şimdilerde doğduğum büyüdüğüm,yaşadığım yere iki deniz arası buraya kar yağmaz diyenlere bende diyorumki
önceden nasıl yağıyordu evimizin önü kuytu olduğu için yığınla kar toplanırdı,babam evden rahat çıkabilmemiz için karları temizlerdi,bahçemizde öyle ve komşunun kocaman bahçesi karla kaplandığı zaman oyna oynayabildiğin kadar.....
Şimdilerde yüreklere karlar yağıyor,yüreklere çığlar düşüyor,kar altında yürekler üşüyor,ilgisizlikten,sevgisizlikten,yürekler ayaz,yürekler buz tutmuş.....
Hadi biraz ısıt yüreğini,buğulansın hayata baktığın penceren,sonra kolunla sil buğularını gör etrafını,
gör karın eğlence yerine çileye dönüştüğü depremzede kardeşlerini,hatırla onları unutma,bir gece çadırda gecelesen belki anlarsın neler çektiklerini,onlar gecelerdir çadırda,ayazda,üşümekte.....
Mandal deyip geçmeyin lütfen,bir mandalın bana düşündürdüklerini okudunuz...
sevgilerimle,selamlar olsun....
Ufacık bir not:
Boncuğum der ki:
"ben war ya ben :)bu tahta mandallari ince kuru parmaklarima takar cadi olup arkadaslarimi korkuturdumm,bu da yetmesmis gibi onlari kovalardimm :P :)"
Ziyaret etmenizi onerdigimiz enterasan siteler : orgu mandallik
No comments:
Post a Comment